2 Aralık 2011 Cuma
Kader Kısmet
9 Kasım 2011 Çarşamba
Uzun Zamandan Sonra
26 Ağustos 2011 Cuma
ERKEK DEDİĞİN...
Otuzlu yaşlarda, hafiften şehla gözlü olanı diğerine söz hakkı tanımaksızın konuşuyordu, "Erkek konusunda mükemmeliyetçi olacaksın. Mükemmel olduğuna karar verdiğin erkekle evleneceksin. Bak, ben acele karar verdim, geldiğim noktayı görüyorsun."
Genç bayanın anlatım biçimi ve söz ettikleri ilgimi çekmişti, dinlemeye devam ettim: "Erkek dediğin sorumluluğunu bilecek; beş aylık hamileyim, çocuğumun cinsiyetini öğrenmeye, hastaneye tek başıma gidiyorum, hem de otobüsle. Götürsene araban var, neymiş, arkadaşı askere gidiyormuş da onu uğurlayacaklarmış."
Yirmili yaşlarda, üniversite öğrencisi görünümlü genç kız birşey söyleyecek oldu, beriki fırsat vermedi, "Erkek dediğin güven vermeli, tutarlı olmalı. Benimki akşamları çok sık dışarı çıkardı, dönüş saati belirsiz... Arkadaşlarımla buluştum, kahveye gittik, maç izledik falan derdi, derdi ama bilmiyorum."
"Erkek dediğin çok konuşmamalı. Çok konuşan erkekler genellikle doğru söylemezler. Çok ve boş konuşurdu benimki, yalanları hep sonradan ortaya çıktı. Neyseki boşandık da başımı dinliyebiliyorum" diye sürdürdü konuşmasını.
Daha birçok "erkek dediğin" sözcükleriyle başlayan cümleler kurdu.
15 Ağustos 2011 Pazartesi
38*
ŞANS oyunlarında 38 rakamı uğurlu gelir bana. Tesadüfe bakın ki okumakta olduğum Ahmet Hamdi Tanpınar'ın romanı, "saatleri ayarlama enstitüsü" bu yıl okuduğum 38. kitap.
*Düzyazılarda sayıları rakam ile yazmam ama bu yazıda rakam ile yazmanın daha uygun olacağını düşündüm.
23 Haziran 2011 Perşembe
YEMEKTEYİZ
25 Mayıs 2011 Çarşamba
DÖNÜŞ
Not: Yazdıklarım kurmaca değildir.
21 Şubat 2011 Pazartesi
GÜNCEL
16 Şubat 2011 Çarşamba
Bang bang lucky luke
TRT yıllarında çokça seçeneğimiz yoktu çizgi film konusunda, yayınlanan tüm çizgi filmleri izlerdik. Anımsadığım kadarıyla, -çeyrek yüzyıl öncesi- hafta sonları sabah saatlerinde gösterilirdi çizgi filmler; He-man vardı, olağanüstü güçlere sahip, kötülüklerle savaşan ve her daim kazanan kahraman. "Gölgelerin gücü adına! Güç bende artık!" diye kükrerdi, kılıcıyla dokunduğu köpeği devasa bir yaratığa dönüşüverirdi ve kötülerin hakkından gelirlerdi. He-Man'in dişi versiyonu She-Ra pek tutmadı. Bütün zamanların vazgeçilmezi Redkit'i hiç kaçırmazdım, atı, köpeği ve sevimli haydutlar Daltonlar ile her macerası keyifle izlenirdi, fon müziği süperdi, bugün de izliyorum Redkit'i. Bunların dışında Temel Reis, Ninja kaplumbağalar, hayalet avcıları, şirinler ve Clemetine'i anımsıyorum.
GEÇMİŞTEKİ çizgilerim çizgi filmlerle sınırlı değil, günümüzde pek okunmasa da seksenli yıllarda çizgi romanlar elden ele dolaşırdı. Sıkı bir çizgi roman okuyucusuydum. Favorim Zagor'du, Baltalı İlah'ın ve minik, sempatik yardımcısı Çiko'nun okumadığım macerası kalmamıştı, tekrar tekrar okurdum. Mandrake'nin sihirleri büyülerdi beni. Klasikleşen çizgi romanlar Tommiks ve Teksas'ı da görmezden gelmezdim. Redkit'in çizgi romanı da vardı dimi?
Çizgi romanların okuma alışkanlığı kazanma konusunda önemli bir basamak olduğunu düşünüyorum; çocukların hayal dünyasını sınırsızlaştıran, zenginleştiren, onları düşündüren ve eğlendiren, görsel yönü olduğu için kolay okunan kitaplardır çizgi romanlar.
SEKSENLİ yılların fenomen mizah dergisi Gırgır'dan da söz etmeliyim. Her pazar ilk iş Gırgır alırdım, karikatür tiplerini unutmam olanaksız; Avanak Avni, en kahraman rıdvan, dünyanın en ileri zekalı gerizekalısı (Zihni Sinir)... Muhalif bir dergiydi, Turgut Özal ve Kenan Evren'i eleştiren çizimleri çok hoşuma giderdi. Öyle basit espriler de olmazdı çizimlerde, anlamak için düşünmeniz ve az biraz zeki olmanız gerekirdi.
GEÇMİŞTE kalan çizgilerim bunlar...