9 Kasım 2011 Çarşamba

Uzun Zamandan Sonra

Kurban bayramının son günü. Bayram süresince evdeydim. Öyle aile ziyaretlerine falan pek yüz vermedim. Okumak istediğim kitaplar vardı, onlar çıktı aradan. Dinlendim, neredeyse altı aydır doğru düzgün tatil yapamamıştım.
Evet uzun zamandır yazmıyorum, elim klavyeye gidiyor, ancak, "kimseyi dertlerimle, ruhsal sıkıntılarımla meşgul etmeye hakkım yok" diye düşünerek erteliyorum yazmayı. Sonrasında ertelenmiş yazıyı dönüp yazamıyorum, o sırada yazdım yazdım, yazmadım uçup gidiveriyor.
Doğrusu düzenli bir yaşantım var; -koşa koşa gitmesem de- bir işim, hareketli bir sosyal yaşantım ve değerli arkadaşlarım... Az sayıda arkadaşım var ama tümü de nitelikli kişilerdir, önemli olan da bu değil mi?
Amerika'dan(Şikago) kuzenim geldi önceki hafta, çok uzun yıllardan sonra. Bir de kızı var, bilmem ne hıghschoola gidiyormuş. Doğru düzgün iki cümle konuşamadık, ingilizce düşünüyor, ingilizce konuşuyor, Türkçe çat pat... Üzüldüm. Amerika'da doğan Türkler asimile oluyorsa...
29 Ekim törenlerinin iptal edilmesi canımı sıktı; 29 Ekim sayesinde bugün iktidara gelebilenler, 29 Ekime karşılar...
Birkaç hafta önce tiyatroya gittim. Oyundan önce çay istedim, kantinde görevli kızdan. Parasını verdim. Kız, "bozuk paranız yok mu, bunu bozamam" dedi. "Maalesef" dedim. "Öyleyse çay benden olsun" dedi. "Hayır" dedim, "Borçlu kalmak istemem size." Ardından "Karşılığında bir iltifat etmek istiyorum" diye ekledim ve birkaç güzel söz söyledim kıza. "İsterseniz bir çay daha ikram edebilirim" dedi sonrasında...
Uzun zamandan sonra bir iki cümle yazayım dedim, aklıma gelenleri sıraladım.